Site Rengi

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Malatya °C

İnönü Üniversitesi’ne Bağlı Teknokent’ten Sonra Teknoköy Kurulacak

İnönü Üniversitesi’ne Bağlı Teknokent’ten Sonra Teknoköy Kurulacak
18.12.2021
147
A+
A-

Geçmişi ve Geleceği Bir Arada Yansıtan Proje: Teknoköy

Malatya Teknokent Genel Müdürü Doç. Dr. Adnan Fatih Kocamaz tasarladığı “Teknoköy” projesi hakkında merak edilenleri İNÜHABER’e anlattı.

Teknokent Genel Müdürü Doç. Dr. Adnan Fatih Kocamaz, göreve geldiği Ağustos 2016’dan itibaren İnönü Üniversitesinin güçlü desteği ile Malatya Teknoken’tin hızla büyüdüğünü ve bugün itibari ile 14 firmadan 85 firmaya yükseldiğini ve bu sayının da her geçen gün artmaya devam ettiğini dile getirdi.

Doç. Dr. Fatih Kocamaz, artık Teknokent’in bulunduğu binaya sığamadığını her geçen gün artan firma sayısı ile yeni bir alana ihtiyaçları olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Bu ihtiyaç nedeni ile ortaya çıkan ve bir hayalle başlayan ‘Teknoköy’ projesini geliştirdik. Teknoköy hayalini başlatan birinci sebep, var olan binanın yetersiz olmasıdır. Teknoparklar genelde dikey mimari ile inşa ediliyor. Çok katlı mimarilerde her kat bir diğeri ile aynı olduğu için özel ihtiyaçlara göre dizayn edilemiyor. Fakat yıllar içerisinde tecrübeyle gördük ki; Ar-Ge, yazılım gibi teknolojik işlerle uğraşan firmaların alan ve tasarım ihtiyaçları birbirinden farklı olabiliyor. Mesela yazılım firmaları daha çok geniş açık alanlar isterken, Ar-Ge firmaları üretim alanları, temiz oda veya laboratuvar alanları gibi ihtiyaçları nedeniyle hem açık hem kapalı alanlara ihtiyaç duyuyor. Yine her firmanın personel sayısına göre alan ihtiyacı da değişiklik gösteriyor. Çok katlı binaların mimari özelliğinden dolayı bu ihtiyaçları sağlamak çok zor oluyor. Çok katlı mimarinin bir diğer dezavantajı ise Malatya’nın deprem bölgesi olması nedeniyle çok katlı binalar deprem sırasında ağır veya hafif hasarlar alabiliyor veya çatlaklar, kırılmalar, eşyaların veya pahalı cihazların yere düşmesine sebep olarak mali hasarlar verebiliyor. Bir diğer problem ise Teknokent firmaları gibi bedenselden ziyade zihinsel aktivitenin çok fazla olduğu yazılım veya Ar-Ge firmalarının çalışanları sürekli olarak kapalı, beton duvarların arasında kalmasıdır. Bu da çalışan üzerinde stres, elektrostatik yük birikmesi, manyetik alan etkisi gibi nedenlerle yıpranmalara sebep oluyor ve bu da çalışma veriminin düşmesine neden oluyor. Bu tip yüksek zihinsel aktivite gerektiren işlerde çalışan insanlar yeşili, gökyüzünü, güneşi ve bulutları görerek çalıştıkları zaman daha mutlu oldukları ve çalışmalarındaki verimin arttığı biliniyor. Biz de yeni yerleşim alanı için tasarlayacağımız yeni mimarinin, farklı firmaların farklı taleplerini giderecek ve bu problemlerin hepsini aşmaya yardımcı olacak radikal bir mimari olması gerektiğini düşündük. Bu sebeplerin hepsini göz önüne alınca tasarladığımız binaları dikey mimari yerine yatay mimariyi esas alan ve bahçe içinde birbirinden bağımsız firmalar yapmayı düşündük.”

Fatih Kocamaz Teknoköy fikrinin nasıl ortaya çıktığını şu şekilde anlattı: “Bizim kültürümüzün en iyi yansıtıldığı yerler köylerdir. Hepimiz köy hayatına, komşuluk ve yardımlaşma kültürüne karşı bir özlem duyarız. Şehirleşme ve apartman, site yapılanmalarının bu kültürü bozduğunu düşünenlerdenim. Bu nedenle samimi dostlukların yaşandığı, insanların birbirine -acısıyla tatlısıyla- destek olduğu ve bizim öz kültürümüzü yansıtan köy kültürünü yeniden ve modern haliyle yaşatmak fikrinden “Teknoköy” hayali ortaya çıktı ve ‘Neden teknoloji ile köyü yani geçmiş ve geleceği, öz kültürümüz ile Ar-Ge kültürünü bir araya getirmiyoruz?’ dedim.”

Doç. Dr. Adnan Fatih Kocamaz, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Ülkemizde birçok yerde ‘Silikon’, ‘vadi’, ‘cyber’ gibi Teknoparklar inşa ediliyor. Buralar için kullanılan kelimelerin birçoğu Avrupa ve Amerika’dan taklit edilen kelimelerdir. Biz kendi özümüzden gelen kelimelerle bunu kullanmak istedik. O yüzden geçmişi yansıtan, özümüzü yansıtan ‘köy’ kelimesini ve teknolojiyi yansıtan ‘tekno’ kelimesini bir araya getirdik. Bu nedenle köy evleri mantığı ile bir teknokent tasarlamaya başladık. Bunun ilk çizimlerini ben karakalemle çizdim. Hayal ettiğim şeyi yansıtmaya çalıştım. Sonrasında Fırat Kalkınma Ajansı’nın (FKA) fizibilite desteği ile Teknoköy’ün ilk halini temsil eden mimari projelerimiz başarılı bir mimarlık firması tarafından çizildi. Çizimlerin her aşamasında toplantılar yaptık. İlk başta mimarların tepkisi ile karşılaşsak da dört mimari özelliğin aynı anda görünmesini istedik: Selçuklu mimarisi, Malatya evleri mimarisi, taş ev mimarisi ve modern mimari. Bu sayede geçmiş ile geleceği birleştiren bir Teknokent olduğunu mimaride de göstermek istedik. Fakat sonrasında ortaya çıkan tasarımlar gerçekten çok güzel oldu.”

Doç. Dr. Kocamaz, tasarlanan yapıların birden fazla işlevi olduğunu söyleyerek tasarlanan ofislerin teknoloji ve yazılım firmalarının tüm ihtiyaçları gözetilerek ve aynı zamanda yaşanabilir ve sürdürülebilir bir kent şeklinde tasarlandığını ifade etti ve şunları söyledi:

“Her ofis birbirinden bağımsız bir veya iki katlı müstakil şekilde, firmaların farklı sayıdaki personeli ve ihtiyaçları gözetilerek, 90, 120, 200 ve 400 m2’den oluşan 85 ofis alanı tasarlandı. Her firmanın personelinin soluklanabileceği, bahçe peyzaj düzenlemesi için ekip biçebileceği, yeşille iç içe bir ofis tasarımı gerçekleştirildi. Her firmanın boyutuna göre kendi içerisinde mutfak, lavabo, toplantı odaları, idari ofisler planladık. Burayı yaşanabilir, yeşillikler içerisinde yürünebilir bir teknoloji kenti havasına sokmak istedik. Bir de bunlara ek olarak köylerde köylülerin ortak amaçlar için kullandıkları köy evlerini modelleyerek Teknoköy’e uyarladık. Bu amaçla Teknoköy’ün ortasına büyük organizasyonların yapılabileceği bir merkez bina tasarladık. Bütün firmaların ortak ihtiyaçlarını giderebilecek, teknopark firmalarının misafirlerini ağırlayabilecekleri süit odalar da bıraktık. Aynı zamanda fuar, eğitim, konferans düzenleyebilecekleri alanların yanı sıra bölgeye hizmet edebilecek kalibrasyon ve dijital dönüşüm merkezi gibi önemli laboratuvar alanları bıraktık.”

Hibrit Mimari ile Birleşen Teknoköyler Tasarlandı

Doç. Dr. Fatih Kocamaz hayalini kurduğu 4 mimarinin yapılarda kullanılmasını ve bu şekilde tasarlandıklarını belirterek “Malatya Selçuklu İmparatorluğu’nun Anadolu’daki ilk yerleşim alanlarından birisi olması nedeni ile tasarım detaylarında Selçuklu mimarisinin görünmesini, Malatya evlerinin mimarisini yansıtmasını istedik. Bunların yanında bölge köy ev mimarini yansıtan taş ev mimarisinin görünmesini istedik. Bu üç geçmişi yansıtan mimari özellikle birlikte Teknoköy’ün geleceği ve gelecek teknolojileri hedeflediğini göstermek için dördüncü mimari olarak modern mimari detaylarının yansıtılmasını istedik. Gerçekten de bu dört mimari ile geçmiş ve geleceğin özümseyen, hibrit bir mimari ortaya çıkardık.” dedi.

Kocamaz, bina tasarımlarının yanı sıra cadde ve sokak tasarımlarında da farklı bir konsept oluşturduklarını söyleyerek şöyle devam etti:

“Geçmişine bağlanarak ve geleceği hedefleme konseptinde bir diğer adımı da şöyle planladık: Teknoköy’ü oluşturan tüm cadde ve sokaklara ünlü Türk/İslam bilim insanlarının adlarını verdik. Buna ek olarak ismini verdiğimiz kişilerin büstlerini, bu caddelerin başlarına ve sonlarına koyalım, hayat hikâyelerini altlarına kısaca anlatalım istedik. Caddede bunların aralarına ise o ünlü bilim insanının hayatı boyunca geliştirdiği ürün veya teknolojilerin görsellerini emitasyon olarak yerleştirmeyi planladık. Dolayısıyla bu caddelere giren her bir genç bu bilim insanlarını tanısın istedik. Gençler Avrupa ve Amerika’daki bilim insanlarına özenmek yerine kendi geçmişlerindeki Türk-İslam alimlerini tanımasını ve rol model almasını sağlamak istedik. Yani bir genç Teknoköy’ün caddesinde yürürken, geçmişinde atalarının neler yaptığını, hangi bilimsel gelişmeleri sağladığını gördüğü gibi sağ ve soluna baktığında da yeni teknolojileri geliştirdiği firmaları görerek ilham almak ve rol model almak için yabancıları taklit etmek zorunda olmadığını görecek. Bu vesile ile bir diğer hedefimizi de Teknoköy’ün cadde ve sokaklarını açık hava müzesine çevirmek olarak belirledik.”

“Teknoköy’de Her Firmanın Çok İşlevsel İş Yapmasını İstiyoruz”

Teknoköy’e kimlerin başvuracağı hakkında da bilgi veren Kocamaz “Bizim tasarladığımız bu yere her firmayı alamayacağız. İki şekilde alım yapmayı planlıyoruz. Birincisi Teknopark’ta yerleşik olan küçük ölçekli firmaların Teknoköy’de geçebilmesi için Teknokent’te üçüncü yılını doldurmuş olması ve en az 10 personele sahip olması durumunda bu firmamız Teknoköy’de yer talep etme hakkına sahip olabilecek. Eğer daha önce Teknopark dışında ve Ar-Ge- Tasarım-Yazılım çalışmalarını Teknoköy’de yapmak isteyen bir firmaysa o zaman da firmanın yıllık cirosuna, çalışan personel sayısına ve kaç yıllık bir firma olduğuna bakarak bu üç kriterde bizi tatmin edecek boyuttaki firmalara Teknoköy’de yer vermeyi planlıyoruz. Dolayısıyla Teknoköy’de bulunacak her firmanın çok işlevsel ve çok iyi nitelikte iş yapmasını istiyoruz.” şeklinde konuştu.

“Yatay Mimarinin bir Avantajı da Modüler olması”

Son olarak daha önce böyle bir tasarımın yapılmadığını ve ilk olacağının altını çizen Doç. Dr. Fatih Kocamaz, şunları söyledi:

“Tasarlanan Teknoköy yatay mimarinin “modüler”lik avantajına da sahip. Teknoköy’ün faaliyete geçmesi için tüm ofislerin tamamlanmış olması gerekmiyor. Alt yapı çalışmaları tamamlandıktan sonra bir kısım binaları devlet desteği ile inşa etmeyi hedefliyoruz. Geriye kalan alanlar için ise isteyen firmaların gelip kendi binalarını bizim dış mimarimize bağlı kalarak inşa edip içine girip faaliyete geçmesini planlıyoruz. Bu modelde firmanın inşaat için harcadığı bedeli de kirasından düşmeyi planlıyoruz. Böylece firma kendi yerine sahip olabilecek, firma dışında bizim tasarımımıza bağlı kalsa da içini istediği şekilde şekillendirebilecek. Bu sayede biz maliyet altına girmeden yeni ofis alanı oluştururken firma da kendi yerini kendi isteğine göre tasarlamış ve faaliyete başlamış olacak.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.